featured

Zehra Güneş: “İsmini bilmediğim birinin bana baskı yaratmasına izin vermiyorum”

VakıfBank’ın yeni kaptanı Zehra Güneş, TRT Spor Yıldız’da Enes Yalnız’ın konuğu oldu. VakıfBank ile yeni sezon, 2024 milli takım sezonu ve sakatlığıyla ilgili soruları yanıtlayan orta oyuncu, “İsmini bile bilmediğim bir insanın bana baskı yaratmasına izin vermiyorum.” dedi.

Zehra Güneş: "İsmini bilmediğim birinin bana baskı yaratmasına izin vermiyorum"

“Benim için çok farklı bir sezon”

VakıfBank’ta yeni isimler var. Çalıştığınız süreçte takımdaki havayı nasıl görüyorsun?

“Bu sezon takım çok genç, çok dinamik. Çok güzel bir enerji var gerçekten, uzun süredir hissetmeyi özlediğim bir enerji diyebilirim. Umarım çok güzel işler yapacağız birlikte. Benim için de çok farklı bir sene. Umarım hepsine yardımcı olabilirim, çok güzel unutulmaz bir sene geçiririz.”

“Gözde Kırdar bize hep örnek olarak gösterilirdi”

Zehra 12 yaşındaki kapısından girdiğin bir kulüp var, bu kulüpte artık kaptansın. Hayaldi, hayal gerçekleşti. Bu haberi aldığında neler hissettin, bu kulübün kaptanı olmak nasıl hissettiriyor?

“Zaten her zaman hayallerimden biriydi söylediğiniz gibi. Küçüklükten beri bu takımdayken hep Gözde Abla örnek gösterilirdi bize bir Türk olarak. Önüne yabancı geldiği zaman bile mücadeleyi, savaşmayı bırakmazdı ve onun yerine geçebilmek için elinden gelen her şeyi yapardı. Her zaman da yapıyordu. Her röportajımda söylerim; onunla oynayan son jenerasyon olduğum için kendimi çok şanslı, oynayamayanlar için de çok üzgün hissediyorum. Çünkü hala arada sırada maçlardan sonra konuştuğumuzda, kendimi kötü hissedip aradığımda, zaten Gözde Abla arar beni, her cümlesinde öğrendiğim bir şey oldu. O yüzden hep onun gibi birisi olmak isterdim, karakter olarak, sahada duruş olarak. Şu an o adımların ilkindeyim. Umarım kariyerimde bu yol da bana onun gibi uğurlu gelir, güzel gelir, unutulmaz olur benim için.”

Gözde Kırdar ve Melis Gürkaynak gibi iki önemli ismin formaları burada asılı durumda. Sen de kaptansın, kendi formanın burada asılı olduğunu düşündüğünde neler yaşıyorsun?

“Bu yönetimin, Giovanni’nin ve VakıfBank gibi kocaman bir ailenin verdiği bir karar. Gerçekten böyle oyuncuların bence bir noktada onore edilmesi gerekiyor. Bence Melis Abla da Gözde Abla da çok büyük isimler ve VakıfBank’a çok fazla emek vermiş insanlar. Sonuna kadar hak ediyorlardı, bence kimseye bir şey söylemek düşmez bu konu hakkında. Bir gün umarım benim de formam orada asılı olur ve VakıfBank’ın çatısı altında ne kadar değerli olduğumu bir kez daha ölümsüzleştirmiş oluruz.”

Bir röportajında “VakıfBank’ta kaptan olarak bitirmek istiyorum” diye bir demecin var. Bu kulüpte artık çok daha uzun bir kariyer seni bekliyor ama bu kulüpte kariyerini bitirmeye dair neler söylersin? Bir Avrupa hedefi herkesin her zaman vardır ama sen neler söylersin?

“Daha 25 yaşındayım ve hayallerimin daha ilk adımındayım. Zaman ne gösterir hiçbir zaman bilemeyiz. Ama daha voleybolu bırakmayı konuşmam için çok zamanım var diye düşünüyorum. O yüzden şu andan zevk alıp anı yaşamayı tercih ediyorum.”

“Sakatlıklar insanı büyütür”

Milli takım döneminde şanssız sakatlıklar geçirdin. Şu an kendini nasıl hissediyorsun, ne seviyedesin?

“Gözde Abla bana demişti ki: ‘sakatlıklar insanı büyütür.’ Bunu aynı şekilde Eda Abla da söylemişti bana milli takımdayken. İlk başta çok küçük olduğum için anlamamıştım ne olduğunu. Omuz sakatlığı geçirdim, sonra diz sakatlığı geçirince bu iki senede mental olarak ilerlediğim süreç, dayanıklılığım, pes etmeyişim ve olaylara bakış açımın nasıl değiştiğini kendim de gerçekten fark edebiliyorum artık. Çünkü bir kötü antrenmanı kafaya takan Zehra ile şu anki bakış açısına sahip olan Zehra çok farklı yerlerde. Çünkü biz sakatlanıp sahaya geri döndüğümüzde siz sadece bizim maçtaki performansımızı görüyorsunuz. O yüzden birazcık da o dönemde sosyal medyayı aktif kullanmak istedim ki insanlar anlayabilsin sakat sporcular nasıl yaşıyorlar diye. Sizin gördüğünüz aslında fizik tedaviden öte bir şey sporcuların yaptığı ve bir turnuvaya yetişme aşamasında olanlar. O yüzden aslında tedavi sürecinde iyileşmekten çok büyüyorsun bence.

O yüzden yaz sezonu benim için çok başkaydı. Olimpiyatlar’a yetişebildiğim için de inanılmaz mutluydum. Keşke sonu madalyayla bitseydi, ülkemizi çok iyi yerlerde temsil edebilseydik. Tabii ki de hedefimiz madalya olarak oraya gittik ama sonuçta ilk defa yarı final oynadık. Ben sonunda Türkiye’nin adının kürsüde anılacağına ve madalyayla geri dönebileceğimize inanıyorum. Çünkü Olimpiyat çok büyük bir platform ve insanlar senelerini veriyorlar orada performans sergileyebilmek için. Bir artı bir iki olmuyor yani, ben oraya gittiğimde anlamıştım bunu. Çünkü alakasız bir takım bile çıktığı zaman sonuna kadar mücadelesini verip çok farklı sonuçlar doğurabiliyor. O yüzden de yaz sürecim benim Olimpiyatlar’a yetişmekti. Performansımı geride bıraktım çünkü sonuçta yüzde yüz performansımı sergileyemeyeceğimi biliyordum. En sonunda dedim ki ‘Zehra, sen sahada olup potansiyelinin ve enerjinin yüzde yüzünü verdiğinde en azından geriye dönüp baktığında arkadaşlarının suratına bir tane gülümse kondurabildiysen bu hedeflerinden bir tanesiydi senin.’ O yüzden kendi adıma çok mutluyum çünkü çok büyük bir şey başardım. Ama daha da büyük bir şey başarabilirdik, onun için üzgünüm. Daha gencim, daha Olimpiyat görebilirim diye düşünüyorum. Bir sonraki Olimpiyatlar’da madalya ile döneceğimize eminim.”

“İsmini bilmediğim birinin bana baskı yaratmasına izin vermiyorum”

Sosyal medyada göz önünde olmanın verdiği bir baskı var. Sen bu baskıyı cidden hissediyor musun veya bunu yönetmekle alakalı yaptığın bir şeyler var mı?

“Şöyle söyleyebilirim, bizim sahada yaşadığımız baskı, hayatımızda yaşadığımız baskı bunlardan çok daha büyük. Biz ne yazık ki çok küçük yaşta buna maruz kalmaya başladık. Ebrar, ben, Hande. 17 yaşından beri bunlarla savaşıyoruz ve bir noktada burada kalmak istiyorsan ve çok yüksek seviyede voleybol oynamak istiyorsan bunları dışarıda bırakman gerekiyor. Çünkü bunların sahada sana etki etmeyen faktörler olması gerekiyor. Dış faktörleri kendinden uzakta tutmayı başarabildiğin zaman aslında başarılı oluyorsun. Çok büyük bir mental kuvvet gerektiriyor ama onlardan gelen baskıyı hissetmiyorum. çünkü biz burdayız ve işimizi yapıyoruz. Bugün konuşacaklar, yarın konuşmayacaklar. Ben hala işimi yapmaya devam edeceğim. Pek bir baskı oluşturmuyor orası bana. Çünkü hayatta gerçek hedeflerim, gerçek hayallerim ve bunun uğruna verdiğim fedakarlıklar var. İsmini bile bilmediğim bir insanın bana baskı yaratmasına izin vermiyorum.”

Belki de kendini bildin bileli Giovanni Guidetti ile çalışıyorsun. Uzun süre aynı başantrenörle çalışmanın etkisini nasıl değerlendiriyorsun?

“Giovanni benim için hep farklı, hep de farklı kalacak. İlerki günlerde, ilerki sezonlarda farklı durumlarda bile olsak bu değişmeyecek. Çünkü bu böyleydi ve biz yarattık bunu. Çok farklı bir kişilik. Sürekli öğretmeye, sürekli yanındaki insana bir şeyler katmaya odaklı bir insan. Ben de bunu çok severim. O yüzden de çok iyi anlaşıyoruz bence. Çünkü sürekli bir şeyler öğrenmek isterim. Yeni bir şey mi varmış, evet deneyeyim mantalitesindeyim hep. Giovanni de böyle bir insan olduğu için bence çok iyi anlaşıyoruz. Ama hep ben doğru olayım diyen insanlarla Giovanni’nin anlaşabilmesi birazcık sıkıntı olabilir çünkü iyiysen bile kızar sahada. Çünkü potansiyelini bilir, eğer bunu yapabiliyorsan daha iyisini yapabilirsin. Bu mantaliteyi anladığın zaman Giovanni ile çok iyi anlaşıyorsun bence.”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir