2008-2009 sezonundan bu yana VakıfBank’ın Başantrenörü olan ve 2017-2022 yılları arasında Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’nı çalıştıran Giovanni Guidetti, Sabah’a verdiği özel röportajda beş yıl önce kız çocuklarının geleceğe umutla bakabilmeleri için hayata geçirdiği Yarının Sultanları adlı projenin Kırklareli’de gerçekleştirilen ikinci ayağında Serkan Ünlü ile buluştu.
“Yarının Sultanları’nın sahibi Türkiye’deki çocuklar.”
Yarının Sultanları’nın fikir babası kimdir?
“Projenin sahibi, Türkiye’deki çocuklar. Hep söylediğim gibi Türkiye benim evim. Birçok şeyimi Türkiye’ye borçluyum. Bu güzel ülke bana, hayallerimin ötesinde bir kariyer ve mutlu bir aile verdi. Karşılığında ise ben de ülke sporuna vermiş olduğum profesyonel katkıdan farklı bir katkı verme zorunluluğu hissediyordum. Beş sene önce ekibim Possible ile yaptığımız toplantılarda bunun üzerinde durduk. Ülkenin farklı noktalarında, özellikle sosyoekonomik açıdan dezavantajlı bölgelerindeki kız çocuklarına ‘Sizi görüyoruz, duyuyoruz, sizin yanınızdayız’ demek için bir proje üzerinde çalıştık. Bulduğumuz fikir beni çok heyecanlandırdı. Projemizin ilk durağı Bitlis’ti. Deplasman maçları için daha önce Türkiye’nin farklı şehirlerine yolculuk yapmıştım ama ilk kez iç hatlarda bir saatin üzerinde bir uçuş yaptım. Bu bölgelere ekipman göndermek ya da tesis kurmak önemli ama oradaki çocukların hayallerine dokunabilmemiz ve çok daha önemliydi.”
Beşinci yılına giren bu proje kapsamında kaç şehir gördünüz, nelere şahit oldunuz?
“İlk yıl Bitlis ve Elazığ’ı ziyaret ettik. İlk şehre gittiğimde ne kadar güzel bir projeye imza attığımızı anlamıştık. İkinci sezonumuzda Bitlis’e ikinci ziyaretimizi gerçekleştirdik. Bu sefer kızlarla voleybol antrenmanı yapmanın yanında ikinci hedefimiz oradaki antrenörlerin eğitimiydi. Yılın çok büyük bir dönemi maçlarla, antrenmanlara geçiyor, çok fazla sayıda turnuvada mücadele veriyoruz. Bu nedenle bizlerin olmadığı zamanda kız çocuklarıyla antrenmanları sürdürecek gönüllü beş BESYO öğrencisi belirledik ve onlara eğitim verdik. Ancak araya Covid-19 salgını girdi. Pandemiden sonraki hedefimiz, projemizi Türkiye’nin diğer illerine genişletmek oldu. Bu yolda Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın da kıymetli katkılarını yanımıza aldık. Yaklaşık bir buçuk yılın ardından ilk durağımız tüm yaz orman yangınlarından etkilenen Muğla oldu. Sonrasında Gaziantep ve Bursa’daki kız çocuklarıyla bir araya gelerek onlarla voleybol antrenmanları yaptık. Türkiye’yi derinden sarsan 6 Şubat depreminden ise çocuklarımızın yaralarını bir nebze de olsa sarmak için Gaziantep’i ziyaret ettik. Bu yıl ise ilk durağımız Zonguldak oldu. Hemen ardından da şimdi Kırklareli’ndeyiz. Burada VakıfBank’a da özel bir teşekkür etmeliyim. Daha önceki senelerde projemize çeşitli destekler sağlayan VakıfBank, bu yıl projemizin sponsoru oldu. Tüm organizasyon ve süreç boyunca bizlere çok büyük destek verdiler. Gelecekte yapacağımız şehir ziyaretlerimizde de Yarının Sultanları’nı desteklemeye devam edecekler.”
“Sahadaki Giovanni’yi Giovanni yapan çoğu şeyi Türkiye’de elde ettim.”
Proje sizi hayata ve Türkiye’ye bağlıyor gibi…
“Ben bir İtalyanım evet ama 16 yıldır bu topraklarda yaşıyorum. Sahadaki Giovanni’yi, Giovanni yapan çoğu şeyi burada elde ettim. Şampiyonluklar, kupalar, başarılar ve niceleri. Eşim Bahar’la bu ülkede tanıştım; kızım Alison, Türkiye’de dünyaya geldi. Tabii bahsettiğiniz durumlar etkili oldu. Dünyada da voleybolun geniş kitlelere yayılması adına elimden geleni yapmak istiyorum. Bu benim, voleybola karşı olan sorumluluğum. FIVB Teknik ve Antrenörlük Komitesi Başkanlığı’nı da üstleniyorum. Voleybol aracılığı ile ne kadar kişiye ulaşabilirsek o kadar çok mutlu olurum.”
“Buraya geldiğimde başarıya aç bir antrenördüm.”
2011’den beri dünya voleybolunda bir VakıfBank gerçeği var… Yöneticiler, oyuncular değişti ama başarı hiç eksilmedi. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
“Biz VakıfBank’ta yolculuğa başladığımızda Türkiye’de herhangi bir CEV Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonu yoktu. Biz de dünyanın en iyi takımlarından biri değildik elbette. Ancak VakıfBank’ın kulübe verdiği destek sayesinde bizler dünyanın en iyi takımlarından biri olabileceğimizi gördük ve hissettik. Kurduğumuz sistem ve destek sayesinde büyük başarılar elde ettik. Geriye baktığımda aklıma gelen iki şey geliyor; mutluluk ve gurur. Buraya geldiğimde 36 yaşında, voleybolu çok seven, başarıya aç bir antrenördüm. Bu kadar güzel bir hikayemin olacağını asla tahmin edemezdim.”
Alison ilk doğduğunda sizinle röportaj yapmıştık. O gün “İstediği sporu yapabilir ama gönlüm voleyboldan yana” demiştiniz. Voleybola ilgisi nasıl?
(Koç birden heyecanlanıp Türkçe yanıt veriyor) Jimnastiği, yüzmeyi, tenisi, tırmanmayı, futbolu seviyor ama voleybolu sevmiyor. Daha yedi yaşında. Sevmiyorsa, sevmiyor. Bitti. Eşim Bahar ve ben deniyoruz, biraz parmak, biraz manşet. İki dakika üç dakika sonra gidiyor. Maçlara geliyor, çok seviyor. VakıfBank formasıyla geliyor. Çok seviyor ama beş altı puan izliyor. Sonra konsantrasyonu gidiyor (gülüyor).
Giovanni Guidetti, Yarının Sultanları ile Bitlis ziyaretinde yaşadığı onu çok etkileyen bir olayı anlatıyor:
“Gittiğimiz her şehirde harika karşılandık, çocukların voleybola olan ilgisi gerçekten harika. Ama hep Bitlis’i diğer şehirlerden daha çok hatırlıyorum. Her il olursa olsun; aynı tutkuyu, aynı aklı ve aynı merakı buluyorum. Haftanın tek boş günü bile olsa onlarla geçirmeyi seviyorum. Ancak yaşadığımız bir olayın bende çok önemli bir yeri var. Bitlis’e ilk gittiğimizde çocuklardan biri yanıma gelip, ‘Bir kere geliyorsunuz, bize umut veriyorsunuz, bir daha da ne arıyor ne soruyorsunuz. Kim gelse aynı şey oluyor!’ dedi. Altı ay sonra eşimin voleybol akademisine katılmak üzere hayatında ilk defa İstanbul’a geldi. Ondan altı ay sonra da biz ikinci kez Bitlis’e gittik ve yeniden buluştuk. Üçüncü buluşmamızda o kızın gözlerinde gördüğüm umut, doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.”
Koç Giovanni Guidetti çocuklarla yaptığı antrenmanların ardından öğrencilerine, “Antrenörler de dahil bana istediğinizi sorun, işte karşınızdayım” deyince, çocuklardan işte şöyle sorular geldi:
Rüya takım kursanız kimleri alırdınız?
“Rüya takım önemli bir şey değil. İyi oyuncu çok var. Cansu Özbay çok iyi pasör… Pasör çaprazı olarak Boskovic, Vargas çok iyiler. Naz Aydemir çok iyi… Bella (Isabelle Bella Haak), Jordan Thompson çok iyi… Zor soru, iyi oyuncu çok var. Ama rüya teknik kadro Vakıfbank’ta…”
Oyuncuların görev yapacağı pozisyon kaç yaşında belli olmalı?
“12-13 yaşına kadar her şeyi yapmalı sahada. O yaştan sonra farklı pozisyonlarda denemeler başlamalı. 16-17’sinden bölgesi belli olmalı.”
Voleybola başlama yaşı kaç olmalı?
“Çok erken değil. Erken yaşlarda mutlaka jimnastik, atletizm ve yüzme olmalı. 8-9 yaşından sonra voleybola başlanabilir.”
Maç içerisinde kendi psikolojimizi nasıl idare etmeliyiz?
“Kendi kendine konuşup telkinde bulunmalısınız. Bunlar pozitif olmalı. İkincisi kendinize inanmalısınız. Koçun işini size inanmak değil, o sizin yani oyuncunun işi. Antrenörler kendine güvenen oyuncuyu gördüğü zaman onlara daha çok inanır, hemen ona görev verir.”
En sevdiğiniz ders hangisi?
“Ben tembel bir öğrenciydim. Teneffüsleri daha çok severdim, çünkü top oynardım.”
Guidetti: Şimdi ben soracağım, kim sizin favori oyuncunuz?
“Cansu, Zehra, Vargas, Eda, Boskovic”
Giovanni Guidetti’den Küçük Voleybolculara Tavsiyeler
Yarının Sultanları projesi kapsamında küçük voleybolcularla antrenman yapan koç Guidetti, antrenman sonrası öğrencilerine tavsiyeler verdi:
“Tamam, şimdi dinleyin; hepsi harika, çok iyi oyuncular ama ortak özellikleri ne? Çok ama çok çok fazla çalışmak… Özel hayatlarından vazgeçiyorlar. Antrenman bitimi maç videoları izleyip hatalarını buluyorlar antrenörlerle… Sonra tekrar antrenman. Fitness, terapi… Haftanın sadece bir gün izin yapıyorlar. O gün de ne yiyip içtiklerine dikkat ediyorlar. Tembeller bu seviyeye gelemez! Geldikten sonra da tembellik yapamazsınız. Tepetaklak olursunuz. Unutmayın çok çalışmak, yeteneği her zaman yener. Gabi’nin boyu 1.80 ama dünyada bir numara… Neden? Çok değil, inanılmaz çok çalışıyor. Fazla hatta. Kaç saat derseniz, 24 saat! Sabah erken kalkar; yogasını yapar, fitnessı ihmal etmez. Yemesine dikkat eder. Şeker onun hayatında yok. Böyle olunca da dünyada bir numara oluyor.”
Kaynak: Sabah, Serkan Ünlü