Milli orta oyuncumuz Beyza Arıcı, TRT Spor Yıldız’ın konuğu oldu. Eczacıbaşı Dynavit’te forma terleten 28 yaşındaki orta oyuncu Beyza, TRT Spor muhabiri Enes Yalnız’ın sorularını TRT Spor Yıldız’da yanıtladı. Eczacıbaşı Dynavit ile lig sezonu, Dünya Kulüpler Şampiyonası ve Paris Olimpiyatları ile ilgili konularda açıklamalarda bulunan Beyza Arıcı, “Paris’te olmayı düşünmek bir rüya gibi.” dedi.
“Şu an önümüzde dört tane hedef kupamız var.”
Eczacıbaşı Dynavit geçtiğimiz sezon 26’da 26 yapmıştı biliyorsun. Bu sezon da şampiyonluk yarışındasınız, ligde kıyasıya bir rekabet var. Takımın şu ana kadarki performansını nasıl değerlendirirsin?
Sultanlar Ligi gerçekten dünyadaki en iyi liglerden biri. Geçen sene, dediğin gibi, 26’da 26 yaptığımız bir performansımız vardı. Bu sene adım adım ilerlediğimiz bir performansımız var. Sezon başında tam hazır değildik, ama adım adım kendi ritmimizi bulduk ve Dünya Kulüpler Şampiyonası’nı kazandık. Şu an önümüzde dört tane daha hedef kupamız var. Adım adım ilerleyerek keyifli bir şekilde devam ediyoruz.
“Formaya, başarıya ve kupaya aç bir Beyza var.”
Kendi performansını bir değerlendirmeni istiyorum. Şu ana kadar yanlış değilsem 71 sayın var ligde. İyi bir performans sergiliyorsun. Bu anlamda kendi performansına 10 üzerinden kaç verirsin, neler söylersin?
Öncelikle Beyza Arıcı dışarıdan böyle pozitif, keyifli gözüküyor ama azla yetinmeyen, formaya, başarıya ve kupaya aç bir Beyza var. O yüzden bu rakamlar çok fazla da içimden tatmin etmiyor beni diyebilirim. Umarım geri kalanında bunları katlayarak ilerlediğim kendi adıma bir performansım olur.
“Kupaya aç bir durumdaydık.”
Aslında Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda kilit isimlerden biriydin. Özlenen bir şampiyonluk geldi. Finalde de seni izlerken de o hırsını görebildik, gözyaşlarına da hakim olamadın. O anda iç sesin neler söyledi, neler hissettin bu şampiyonluk sonrası?
Kulüp olarak hak ettiğimiz yer orasıydı. Bu kulüpte 7. sezonum ve kupaya aç bir durumdaydık açıkçası. Hepimiz kazanmayı istiyorduk ve final, yani her zaman sonlar hatırlanır ya; orada savaşmaktan başka hiçbir çaremiz yoktu diyebilirim. Bittikten sonra zaten takımca böyle bir durup idrak etmeye çalıştık. O duygu boşalması, her şey yani; tüm sezonun, sezonların bir boşalmasıydı. Çok mutluyum.
Kariyerinde çok önemli kupalar var Eczacıbaşı Dynavit ile kazandığın. Ama kariyerinde “şu kupayı kazanmalıyım” dediğin, hayalini kurduğun bir kupa var mı? Emeklilik sonrası eksikliğini hissedeceğin bir kupa var mı?
Kesinlikle var. Dediğim gibi kupaya aç bir Beyza var. Kulüple Türkiye Ligi kupasını kaldırmayı ve Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmayı çok isterim. Yani bunları kaldırmadan voleybolu bırakmak, buradan ayrılmak istemem kesinlikle. Milli takımla da Olimpiyat kupasını kaldırmak. Yani sanıyorum her sporcunun vereceği cevap budur.
Kariyer anlamında Avrupa’da oynama hedefin var mı? Eğer öyle bir düşüncen yoksa bile liglere baktığında Beyza Arıcı’yı hangi lige daha uygun görüyorsun, nerede oynamak isterdin?
Türkiye ligi gerçekten dünya voleybolunu hem milli takım anlamında hem kulüpler anlamında domine eden bir lig ve İtalya ligi ile birlikte şu an zirvedeyiz diyebilirim. Dünyanın neresine gidersem gideyim, elbette ki hedeflerimiz var ama; yurtdışında da Türkiye’yi o ay yıldızlı bayrağımızı en iyi şekilde temsil etmek isterim.
“Paris’te olmayı düşünmek bir rüya gibi.”
Giovanni Guidetti zamanında milli takımdaydın. Geçtiğimiz sezon aday kadrodaydın ama sonraki kadroda yer alamadın. Ay yıldızlı formaya özlemine dair neler söylersin? Bu yönde Santarelli ile bir iletişiminiz var mı konuşuyor musunuz? Olimpiyat’ı düşündüğünde, Paris’i düşündüğünde, o altın madalyayı kazanma hissiyatını düşündüğünde neler hissediyorsun?
Şey diyormuşum, formayı yastığıma geçirdim öyle uyuyorum falan (gülüyor). Yani rüya gibi orada olmayı düşünmek, Paris’te olmayı düşünmek. Gerçekliğe aslında şu kadar yakın olduğumuz bir rüya gibi. O yüzden orada olmayı inanılmaz istiyorum ve o formayı giymeyi, o salonda olmayı, milli marşımızla birlikte sahaya çıkmayı çok istiyorum. Santarelli ile geçen sezonun sonunda bir yüz yüze diyaloğumuz olmuştu. Bu sene Dünya Kulüpler Şampiyonası’ndan sonra bir tebrik mesajı gönderdi. Sanki bu şey, milli takım için göz mü kırptı? Umarım göz kırpmıştır. Umarım orada olurum.
Milli takımdaki orta oyuncu rekabetini nasıl görüyorsun?
Ülkemiz oyuncu yetiştirme anlamında gerçekten çok çok iyi bir yerde ve şu an milli takımda çok güzel bir rekabet var. Kulüplerinde çok başarılı isimler var ve forma rekabeti gerçekten kolay olmayacak. Ama bu rekabet de bence bizi yukarıya itiyor, her zaman daha iyisi olmaya zorluyor. O yüzden güzel bir rekabet.
Sana kardeşini sormak istiyorum. Biliyorsun Emine de ligimizde oynuyor, Galatasaray Daikin’de forma giyiyor. Kardeşinle aynı ligde oynamak, onla birbirine rakip olmak nasıl bir duygu? Ev ortamında, dışarıda bir araya geldiğinizde nasıl bir çekişme yaşanıyor aranızda?
Çok farklı bir ilişkimiz var. Biz zaten ikiz gibi büyüdük ve evin içindeki o rekabet ortamı vardı. İşte koltuktaki en güzel yeri kapmak ya da ne bileyim…en güzel kaşıkla ben yiyeceğim kavgası falan. Aramızda zaten bu rekabetle büyüdüğümüz için bu azimli ve hırslı ortama biz kendimizi yetiştirdik aslında. Nasıl diyebilirim? Birbirimize çok güzel destek oluyoruz. Mesela bir maçtan çıktıktan sonra birbirimize güzel feedbackler veriyoruz, her anlamda birbirimize destekçiyiz diyebilirim. Umuyorum ki profesyonel anlamda bir kulüpte birlikte oynayabiliriz. Öyle rekabet, eyvah! Anneme geçmiş olsun.
“Taraftarlarımızın varlığı bizi daha iyiye zorluyor.”
Yoğun bir sezon, Şampiyonlar Ligi ile yolunuza devam ediyorsunuz. Bir kupa geldi; ligde, Türkiye Kupası’nda yolunuza devam ediyorsunuz. Bu salon taraftarlarla dolduğunda, her yerde büyük bir destek görüyorsunuz. Sen taraftarlara nasıl bir mesaj vermek istersin bu sezon anlamında?
Çok güzel bir taraftar kitlemiz var. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. İstanbul’da büyük kar geldiğinde de bu salon doluydu. Her zaman yanımızdalar. Bizi desteklemeye devam etsinler. Bence onlarla da çok güzel iletişimimiz var, onların enerjisi bizi her zaman ileriye itiyor. Bizi desteklemekten vazgeçmesinler, çünkü bizi daha iyiye zorluyor diyebilirim onların varlığı.
Röportajın tamamını izlemek için tıklayınız.
