Fenerbahçe’nin yıldız smaçörü Arina Fedorovtseva, ülkesi Rusya’da Match TV’nin Rus ligi, Türkiye’deki ünü, Paris Olimpiyatları ve daha birçok konu hakkındaki sorularını yanıtladı. 19 yaşındaki Arina; “Türk taraftarlar en iyisi!” dedi.
Arina Fedorovtseva, Rus voleybolunun ana yüzlerinden biri. 15 yaşındayken Dynamo-Ak Bars Kazan’da yetişkinler Rusya Şampiyonası’nda ilk kez sahaya çıktı, 17 yaşında milli takıma girdi ve dünyanın en iyi kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’ye transfer oldu. Şimdi 19 yaşında olan Arina, üç sezondur birlikte şampiyonluk, Türkiye Süper Kupası, Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda bronz madalya kazandığı ve Şampiyonlar Ligi’nde şampiyonluk hedeflediği Fenerbahçe’de forma giyiyor.
“Bu yılın spor açısından en iyi yılım olduğunu söyleyemem.”
2023 sizin için nasıl geçti?
Bir maksimalist olarak her şeyden memnun olmadığımı söyleyebilirim. Hem kupa anlamında hem de kişisel performans anlamında çok daha büyük hedeflerim vardı. Ancak genel olarak yıl iyi geçti. Çok ilerleme kaydettim, bunu kendim de hissediyorum ve benimle çalışan uzmanlar bunu fark ediyor ki bu çok sevindirici. Ama her zaman daha iyisini yapabiliriz, dolayısıyla bu yılın spor açısından en iyi yılım olduğunu söyleyemem.
Asıl başarınız Türkiye şampiyonluğunu kazanmak mı?
Evet. Fenerbahçe’nin bu şampiyonluğa giden yolu oldukça uzundu, takım birçok zorluğun üstesinden geldi. Şampiyonayı kazandığımızda çok rahatladık ve motivasyonumuz daha da arttı. Kazanabileceğimizi hissettik, herkes bunu başarmak için ne yapılması gerektiğini ruhunun derinliklerinde anladı. Bu sezon çok daha fazlasını başaracağımızı, yılın daha da iyi olacağını umuyorum.
Şampiyonlar Ligi Fenerbahçe’nin Gizli Önceliği
Şu ana kadar Fenerbahçe’yle birçok kupa kazandınız. Sıradaki hedefleriniz neler? Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak mı?
Tüm müsabakalarda kazanmaya çalışacağız ama perde arkasında Şampiyonlar Ligi bizim için bir öncelik. Bundan iki sezon önce Şampiyonlar Ligi finaline tam anlamıyla bir adım uzaktaydık ama altın sette kaybettik. Şampiyonlar Ligi çok önemli olsa da aslında tüm turnuvalar bizim için önemli.
“Lavarini’nin ayırt edici özelliği taktiksel eğitimi.”
Fenerbahçe bu sezon başından beri Stefano Lavarini tarafından çalıştırılıyor. Söyler misin, o nasıl bir koç?
Lavarini’nin ayırt edici özelliği taktiksel eğitimi. Antrenmanlarımız esas olarak taktiklere ve gelecek maçlara kapsamlı hazırlıklara odaklanıyor. Oyun bittiğinde bir sonraki antrenman döngüsünü yaklaşmakta olan rakibe adıyoruz. Buna göre hem rakibimizi hem de oyun sistemimizi analiz ediyoruz.
Yani Lavarini’ye voleybol delisi denebilir mi?
Evet, bize oyunla ilgili hazır materyaller sunmak için antrenman ve takım toplantıları dışında da çok çalışıyor. Bu kadar titiz bir hazırlıktan sonra maçlara gitmemiz çok daha kolay oluyor.
“Türkiye’ye taşındığımda hiç zorluk yaşamadım.”
2021 yılında Türkiye’ye taşındığınızda ilk başta en çok zorlandığınız şey neydi?
Hiç zorluk yaşamadım. Her şey benim için çok ilgi çekiciydi, her şeye dört gözle baktım ve olabildiğince çabuk yeni bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Bazı noktaları bilmesem de bana zor gelmiyordu, aksine ilginç geliyordu. Heyecanlıydım, hepsini hızla özümsemek ve sahada kullanmak istedim.
Peki voleybol dışındaki hayat nasıl?
Aynı. Evet ülkeye uyum sağlama dönemim oldu ama benim için zor olmadı. Türkiye’deki yaşamı yeni öğreniyordum. Ayrıca kulüp bana çok yardımcı oldu ve her konuda bana yardımcı olmaya devam ediyor, bu yüzden hızla adapte oldum.
Takım arkadaşlarınızla ve başantrenörle iletişim kurmak için hangi dili kullanıyorsunuz?
Kulüpteki tüm çalışmalar İngilizce olarak yürütülüyor. Zaten az çok iyi derecede İngilizce konuşuyorum. İstanbul’a sıfıra yakın İngilizce bilgisiyle geldim ama kızlarımızın sayesinde kısa sürede takıma katıldım. Bana çok yardımcı oldular. Daha basit bir şekilde anlatılması gereken bir şey varsa onu açıkladılar. Özel öğretmen ya da ders olmasa bile artık oldukça iyi bir İngilizce seviyesine sahibim. Bir ekipte herhangi bir konuda sakin bir şekilde sohbet edebilir veya röportaj verebilirim. İngilizce konuşurken artık konuşmamda herhangi bir duraklamanın olmamasından mutluyum.
Bu zamana kadar Türkçe öğrenmeye çalıştın mı?
Türkçe birkaç kelime öbeği biliyorum. Bunları konuşmamda uygulamaya çalışıyorum, takım arkadaşlarımla iletişim kurmak her zaman çok eğlenceli oluyor. Temel bilgiye sahibim; restoran veya mağazadaki garsonlarla Türkçe iletişim kurabilirim. Tekrar ediyorum, ekibimizde ana dil İngilizce ama Türkçe kelimeler kendiliğinden akılda kalıyor ve onları hatırlıyorsunuz.
Yaklaşık üç yıldır İstanbul’da yaşıyorsunuz. Bu şehir hakkında ne düşünüyorsunuz?
İstanbul çok ama çok çeşitliliğe sahip; burada ruh halinize uygun herhangi bir boş zaman aktivitesini seçebilirsiniz. Mesela ben İstanbul’un Asya yakasında yaşıyorum ve burası daha sakin, Avrupa yakası kadar telaşlı değil, yürünecek çok yer var, turist de az. Avrupa yakası o kadar hareketli ki, hayat tüm hızıyla devam ediyor, turist dolu. Şehir çok güzel. Boğaz, deniz, tarihi binalar; bunların hepsi çok etkileyici. Birisi beni ziyarete geldiğinde, İstanbul’da yeni ilginç yerler keşfetmeye çalışıyorum ve burada sonsuz güzellikler var.
“İstanbul’un Asya yakası karakter olarak bana daha uygun.”
Hala İstanbul’un sakin Asya yakasında vakit geçirmeyi daha mı çok seviyorsunuz?
Evet karakter olarak Asya yakası bana daha uygun. Burada yaşadığım için mutluyum çünkü düşüncelerimi boşaltabildiğim sakin bir tatili seviyorum. Ve şehrin Avrupa yakasında enerji kazanmaktan ziyade kaybediyorum.
Türkiye’de en çok neyi özlüyorsunuz?
Genel olarak çok sıkılmak benim için alışılmadık bir durum. Yakında olmayan bir şeyi istediğinizde elbette tek seferlik patlamalar yaşayabiliyorsunuz. Ailemi ve arkadaşlarımı daha sık görmek, onlarla daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Ama ailem periyodik olarak beni görmeye geliyor, birbirimizi görüyoruz, bu yüzden güçlü bir iletişim eksikliği hissetmiyorum.
Rus mutfağını özlemiyor musunuz?
Yemek konusunda uyum sağlayabiliyorsunuz, evde kendim yemek pişiriyorum. Artık İstanbul’da Rus ürünlerinin satıldığı oldukça fazla mağaza var. Ayrıca annem ve babam beni ziyarete geldiğinde en çok özlediğim yiyecekleri getiriyorlar.
Tam olarak ne getiriyorlar?
Doktor sosisi, sosis, yoğunlaştırılmış süt, Druzhba peyniri, bunu çok seviyorum. Annem bana bu peynirle çorba yapıyor. Eskiden bana süzme peynir getirirlerdi ama şimdi İstanbul’da buldular.
Artık sosyal medya hesaplarınızdan birinde 297 bin takipçiniz var. Türkiye’ye taşındıktan sonra sayıları ne kadar arttı?
Fenerbahçe, transferimi sosyal medyada duyurmadan önce 3 bin takipçim vardı. Şu anda yüz katı kadar var. İlk gün, transferim duyurulduğunda ve herkes beni takip etmeye başladığında şok oldum. Bir gün içinde takipçi sayısı otuz bine çıktı. O zamanlar Rus Milli Takımı’ndaydım, dolayısıyla uluslararası düzeyde popülaritem arttı.
“Olumsuz mesajları umursayarak biri değilim.”
Genel olarak hayranlarınız sıklıkla sosyal medyada size yazıyor mu?
Evet, kazandığımızda bir sürü tebrik mesajı yazıyorlar. Bu gerçekten insanın içini ısıtıyor. Kaybedilen maçlardan sonra da güzel sözlerle destek oluyorlar. Olumsuz mesajlar da var elbette ama onları umursayacak biri değilim. Bırakın iyi yorumlarla kendinizi değerlendirmeyi, insanlardan gelen kötü yorumlara dayanarak oyununuz hakkında sonuçlar çıkarmak aptalca. Oyunumun kalitesini hem kendim hem de benimle çalışan profesyonellerle değerlendiriyorum.
“Çok fazla özeleştiri yapıyorum.”
Açıkça söylemek gerekirse, bu kadar popülerlik ve size gösterilen bu ilgi aklınızı başınızdan almıyor mu?
Hayır, şöhret sarhoşluğu yok, sosyal medyadaki insanların görüşleri özgüvenimi etkilemiyor. Ben çok fazla özeleştiri yapıyorum. Maçtan sonra oyunumu kendim analiz ediyorum, ailemle de konuşup onların fikirlerini dinliyorum. Annemi öncelikle oyunun psikolojik unsurları açısından dinliyorum. Bunu çok iyi görüyor ve her zaman anlıyor. Antrenörlerle birlikte yavaş yavaş hataları gidermeye ve oyunu geliştirmeye çalışıyoruz.
İnsanlar sizi tanımadan sokaklarda ne kadar yürüyebiliyorsunuz?
Gününe göre değişiyor. Bir yürüyüş sırasında mutlaka beş kez yanıma geliyorlar. Annemle alışveriş merkezine gittiğimizde annem şöyle diyor: “Ah, bugün fotoğraf çektirmek için kimse gelmedi.” Tam çıkıyoruz, taksiye biniyoruz, sonra beni tanıyıp birlikte fotoğraf çektirmek istiyorlar. İnsanlar beni gerçekten çok sık tanıyor, çünkü ben Fenerbahçe semtinde yaşıyorum ve buradaki insanların çoğu da Fenerbahçe taraftarı, kulübün tüm spor hayatıyla ilgileniyorlar. Yani takımın futbol, voleybol ve basketbol dallarında da taraftarılar.
“Harika bir sporcu karakteri ve karizması ile ayırt edilir.”
Michael Jordan hayranı olduğunuzu söylemiştiniz. Size nasıl ilham veriyor?
Jordan hedeflerine nasıl ulaşacağını, başarmak için ne yapması gerektiğini bilen efsanevi bir oyuncu. Karakter açısından çok güçlü bir insan, bu da benim ilgimi çekiyor. Jordan’ın sahada bir karizması vardı ve bu çok büyüleyiciydi. Pek çok kişi sayı kazanabilir, puan toplayabilir ancak bütün spor dallarında harika bir sporcu karakteri ve karizması ile ayırt edilir.
Jordan’ın basketbolda ulaştığı başarının aynısına voleybolda ulaşmak ister misiniz?
Kesinlikle!
Dünyanın en iyi voleybolcusu olma hedefinin olduğu ortaya çıktı?
Yüzde yüz.
Kendinizi Jordan’ın karşısında bulsanız, ona ne söylerdiniz?
İlk başta muhtemelen şok olurdum (gülüyor). Ona sahada nasıl olduğunu, ne gibi düşünceleri olduğunu, maç sırasında onun için neyin belirleyici olduğunu sorardım.
Bu yaz Rus milli voleybolcu Irina Fetisova, Fenerbahçe’ye transfer oldu. Bu transfer hakkında ne hissettiniz? Saha dışında birlikte vakit geçiriyor musunuz?
Evet, vakit geçiriyoruz. Ira’yı takımda gördüğüme çok sevindim! Burayı gerçekten seviyor. Daha önce Ira ile milli takımda yollarımız kesişmişti, çok iyi bir ilişkimiz var. Takımda bir yurttaşın olması her zaman harikadır. Buradaki adaptasyon konusunda, Ira bir şey istediğinde her zaman buradayım ve yardım etmeye hazırım.
Ona İstanbul’u gezdirdin mi?
Hayır. Ancak Ira, yürüyüşe çıkılabilecek ilginç yerlerin nereler olduğunu merak ediyordu.
Türkiye Şampiyonası ile Rusya Şampiyonası arasında oyun açısından temel fark nedir?
Türkiye Şampiyonası’nda ilk göze çarpan şey duygusallık oluyor. Burada oyuna karşı tavır çok önemli bir rol oynuyor, filenin diğer tarafındaki rakip nasıl olursa olsun her takım gözlerinde ateşle sahaya çıkıyor. Biraz bile rahatlarsan rakibin seni bunun için cezalandıracaktır. Bu nedenle her maça zihinsel yaklaşım çok önemli. Bunun zihniyetle alakalı olduğunu düşünüyorum, Türkler çok duygusal insanlar; bu voleybolda da kendini gösteriyor. Burada önemli olan sadece oynamak değil; her maçta parlak bir şekilde, ateşle ve inanılmaz bir kazanma arzusuyla oynamaktır.
Aynı zamanda Türkiye’deki taraftarlar da oldukça duygusal.
Evet, atmosfer çılgınca! Önemli maçlarda salon sadece dolmuyor, aşırı kalabalık oluyor, insanlar merdivenlerde duruyor. Taraftarlar o kadar yüksek sesle bağırıyorlar ki sahada kendinizi bile duyamıyorsunuz. Kazansak da kaybetsek de Fenerbahçe taraftarı her zaman bizi destekliyor. Bu, takımdaki hava açısından çok önemli, bu nedenle kendi evimizde, taraftarlarımızın önünde oynamak bizim her zaman büyük bir zevk. Aynı zamanda başka şehirlerde de bize destek oluyorlar.
“Türk taraftarlar en iyisi.”
Peki voleybolun en ateşli taraftarları Türkiye’de mi?
Bence evet. Yurt dışında çok fazla forma giymedim ama diğer şampiyonaların veya liglerin maçlarını izlediğimde bu fikre ikna oluyorum; Türk taraftarlar bu konuda en iyisi.
“2023’ün en iyisi Melissa Vargas.”
2023’te dünyanın en iyi voleybolcusu sizin için kim?
Kesinlikle Melissa Vargas. İnanılmaz bir enerjiye sahip inanılmaz bir insan ve çok yetenekli bir voleybolcu. Melissa’nın bu kadar iyi bir yıl geçirmesine onun adına çok mutluyum. Türk Milli Takımı’nın bir parçası oldu ve takımıyla şimdiden büyük başarılar elde etti.
Peki Rusya Şampiyonası’nda sizce geçen yılın en iyi voleybolcusu kimdi?
Irina Kapustina’nın Dinamo Moskova’daki performansını belirtmek istiyorum. Lipetsk’ten Dinamo’ya transfer olduktan sonra gözle görülür bir ilerleme kaydetti ve takıma iyi bir şekilde entegre oldu. Vika Pushina da oyunculuğuyla göz dolduruyor. Ve Rusya Şampiyonası’nda tüm samimiyetimle onlar için mutlu olduğum ve yeni takımlarda daha üst seviyelere ulaşan pek çok voleybolcu var.
Aralık ayında IOC, Rus sporcuların Paris Olimpiyatlarına kabul edilme koşullarını açıkladı ve takım sporlarına hiçbir şekilde yer verilmiyor. Bu karar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Biz voleybolcuların bir sonraki Olimpiyat Oyunlarında en ufak bir şansımızın bile olmaması çok üzücü. Bu, her sporcunun uğruna çalıştığı en yüksek müsabaka. Tokyo’daki Olimpiyatlara gittiğimde çok mutlu olmuştum ve Paris’e gitmeyi gerçekten çok istedim. Üzücü elbette ama hiçbir şekilde uluslararası arenaya dönme konusundaki motivasyonumuzu ve umudumuzu kaybetmemeliyiz.
Voleybolumuzun, oyunumuzun kalitesini kaybedemeyiz çünkü her an geri dönebiliriz. Rusya Milli Takımı’nın artık iyi bir seviyede olduğunu, mükemmel oyunculara sahip olduğumuzu herkese gösterebilmek için buna her zaman hazır olmamız gerekiyor. Biz her zaman uluslararası düzeyde performans göstermeyi hak ediyoruz, gerçekten güzel bir voleybol sergiliyoruz. Bu nedenle cezalı olduğumuzda da hem bireysel olarak hem de takım olarak çalışmalı ve ilerlemeliyiz.
“Olimpiyat Oyunları’nda iyi bir oyun sergileyebilirdik.”
Rus kadın takımının şu anki jenerasyonu Paris’te nasıl bir sonuç elde edebilir?
Bir tahminde bulunup Olimpiyatlar’ı kazanabileceğimizi söylemek istemiyorum. Bu muhtemelen çok aptalca olurdu. Ama iyi bir performans sergileyebileceğimize eminim. Takımımızda bir gençleşme oldu, artık gerçekten çok yetenekli bir nesile sahibiz. Sahadaki her pozisyon için çok fazla rekabet var; takımımız her pozisyonda çok dengeli. Ayrıca altyapı takımlarından birçok kız birbiriyle oynadı, birlikte iyi oynuyoruz, takım içinde iyi ilişkilerimiz var. Takımda harika bir atmosfer var ve bu çok önemli. Bu nedenle Olimpiyat Oyunları’nda iyi bir oyun sergileyebilirdik.
Kaynak: Match TV
